16 Mart 2012 Cuma

Röportaj | Selçuk Özkan

 
- Kaptan önce seni biraz tanıyalım, nerede doğdunuz? Anne-babanız ne iş yapıyordu?

- Öncelikle bana kaptan diye hitap ettiğiniz için teşekkür ederim. Bu benim için büyük bir onur! Ben 18 Ocak 1985 tarihinde, 3 çocuklu bir ailenin 10 yıl aradan sonra dünyaya gelmiş en son çocuğu olarak Fethiye’ de doğmuşum. Annem ev hanımı, babam Öğretmen.

- Futbola başlamanız nasıl oldu?
 
- Biraz klasik olucak ama, ben galiba futbolcu doğmuşum. Ukalalık olarak algılamayın da; ben doğmadan ismim bir futbolcu ismi olarak abim tarafından belirlenmişti. Bildiğim bütün oyuncaklarım hep futbol topu vs idi. Abim ve babam kendi hayatlarında gerçekleştiremedikleri hayallerini benimle yaşayabilmek için belki ben doğmadan beni futbolcu yapmaya karar vermişlerdi. Bu yüzden daha okula başlamadan benim futbol ve Fethiyespor maceram başlamıştı.

- Türk sporunun kanayan yarası olan, okulmu-spormu ikilemini yaşadınız mı?
 
- Benim ve ailemin en büyük sıkıntılarından birisi budur. Okul konusu benim yumuşak karnımdır. Gerçekten ülkemizde sporu özellikle futbolu ve okulu birlikte devam ettirebilmek neredeyse imkansız. Benim ailem eğitimci bir aile onlara üniversite bitirme sözüm var; ve hala sözümün arkasındayım. Bu yüzden Gazi Üniversitesi Spor Akademisinde kaydım devam ediyor, ama Profesyonel futbol hayatımı devam ettirebilmek adına eğitimime ara vermiş durumdayım.

- İlk Profesyonel maçınız ve ilk golünüzde hissettikleriniz? Sizi keşfeden hocanız?
 
- İlk profesyonel maçım Eski adı Gençlerbirliği Asaş Spor, şimdiki adı Hacettepe olan kulüple; Tarım Kredi Spor’a karşıydı. Gençlerbirliği altyapısında ve yaş guplarında, paf liginde şampiyonluklar yaşayan bir grupla zorluk seviyesi yüksek maçlar oynamıştım ama profesyonelliğe adım attığım maç bu maçtı; bende yeri özeldir.
Ben oynadığım mevkiim gereği çok gol atan bir futbolcu değilimdir. Zaten gol atmaktan çok attırmak bana zevk verir.Profesyonel ilk gölümü Hacettepe takımıyla Türkiye kupası maçında Yozgat Spora karşı atmıştım. Yine uzaktan bir vuruştu, 30 metre civarında bir mesafeden takım arkadaşlarımı ve beni çok mutlu eden bir gol olmuştu hiç unutamam!
Hocalarımla aram genelde hep çok iyi olmuştur, isim vermek adını sayamadığım insanlara saygısızlık olabilir ama Fethiyesporda Ali Abbak, Eftal Berk hocam; bölge maçlarında beni izleyip Gençlerbirliğine götüren Abdullah Tanyolaç ve Sedat Muratlı hocam, Gençlerbirliğindeyken Metin Diyadin, Erkan Sözeri hocam ve alt yapıda bizlere verdiği destekle Ersun Yanal hocam benim futbol hayatımda özel insanlar olmuşlardır.

- Oynadığınız takımlarda farklı mevkilerde oynatıldığınız oldu mu? Kendinizi en verimli hissettiğiniz mevkii neresidir?
 
- Tabiki oldu. Futboldan az çok anlayan bir oyuncu olarak (!) gerek hocalarım gerekse maçın durumuna göre kendim farklı mevkilerde oynayabiliyorum. Benim ilk futbola başladığımdaki mevkiim forvet arkası 10 numara pozisyonu gibiydi. Fakat Gençlerbirliği’ ne transfer olduktan sonra oradaki Ersun Yanal hocamızın ekolünde çabukluğumdan dolayı benden ön libero yarattılar. Benim şu anda en faydalı olduğum ve kendimi en iyi hissettiğim yer ön libero pozisyonudur. Fakat dönem dönem, takımımın ihtiyaçlarına göre orta sahanın her yerinde ve kanatlarda da oynadığım oluyor.

- Yaşadığınız en ciddi sakatlık neydi? Bu dönemde oynadığınız kulüp ve taraftarın yaklaşımı nasıldı?
 
- Hayatımdaki en büyük talihsizliğim Gençlerbirliğinde çok başarılı giden ve Süper lige çıkmak üzere olan G.B. Oftaş takımının kadrosundayken yaşadığım sakatlıktı. Diz kemiğimde ki büyüme dolayısıyla ağrılarım dayanılmaz olmuştu ve devre arasında operasyon geçirmek zorunda kalmıştım.Kariyerimin sekteye uğramasına neden olan çok önemli bir operasyondu. O dönemi hatırlamak bile istemiyorum. Çok emek verdiğim takımımdan ayrı kalmak ve şu an Türk futbolunda önemli yere sahip arkadaşlarımla ( Gökhan Gönül, İlhan Eker, Giray Kaçar, Orhan Şam…) şampiyonuk ve süper lige çıkmak başarısına ortak olamamak beni üzmüştü. Ama bu kariyerim için olumsuz durum; benim profesyonel Fethiye spor maceramın başlamasına ve büyük Fethiye taraftarının önünde futbol oyamama vesile oldu. O dönemde belki Fethiye Spor camiasının ve Fethiye halkının ve ailemin verdiği destek sayesinde sakatlığımı atlatarak tekrar futbola döndüm, bu günlere geldim.

- Birlikte oynadığın en yetenekli oyuncular ve yeteneğine rağmen hakettiği yere gelemediğini düşündüğünüz oyuncular kimlerdir?
 
- Birlikte oynadığım en beğendiğim yetenekli oyuncu şu anda Gazi Antep Belediye takımında oynayan Eren Özen’dir. Bence hakettiği yere gelemeyen futbolculardandır. Türk futbolu bir dönem Fethiye Sporda da oynayan özel meziyetleri olan Zafer Çil’i de tanıyacaktı; fakat Hacettepe’ de birlikte oynarken Ordu Spor maçında ayağı kırılınca tekrar toparlayamadı. Futbol hayatımda; alt yapılarda çok başarılı çok yetenekli olup talihsizlikler ve yeterli destek verilmemesinden dolayı kaybolan birçok genç insan tanıdım.

- Beyhan hocanın gelişiyle, ciddi bir çıkış yakaladık. ilk 11′de oynayan oyuncuların büyük çoğunluğun da yeni transferlerden ziyade, ilk yarıda kadromuzda olan oyuncular olduğunu göz önüne alarak, bu çıkışın sebebi sizce nedir?
 
- Bence biz artık tam bir takım olduk diyebilirim. Hocamızın bize katılması da artı motivasyon oldu diye düşünüyorum. İyi ve uyumlu bir ekibimiz var. Bu başarı da son yıllarda idarecilerimizin doğruları yapmasının payı da çok büyük. Başarılı kadroyu bozmadan doğru takviyelerle ve bizlere uygun imkanlar sağlayarak futbolumuzu oynamaya ve çalışmaya fırsat sunmaları doğal olarak başarıyı beraberinde getirdi.

- Fethiyespor taraftarının da bu sene içerde dışarıda size sahip çıktığını görüyoruz. Taraftarın, rakip taraftarla ‘atışmak’ yerine, centilmence sadece sizi desteklemesinin, bu çıkışa bir katkısı olduğunu düşünüyor musunuz?
 
- Kesinlikle. Zaten Fethiye sporun en büyük şansı tutkulu büyük taraftarıdır. İyi biliyorum çünkü bende onlardan biriyim. Fethiye spor maçları izleyerek büyüdüm. Bana göre alt liglerde bizim taraftarımız kadar başarıyı hak eden, centilmen, takımına sahip çıkan, gönülden bağlı taraftar grubu yoktur. Şehrimizin takımına desteği Fethiye Sporu çok iyi yerlere getirecektir diye düşünüyorum.

- Özellikle deplasmanda, hiç taraftarınızın olmadığı bir maçla, 20 kişi dahi olsa taraftarın olduğu bir maç arasında, sahadaki oyuncu açısından nasıl bir fark oluyor?
 
- Futbolcu sevilmek, takdir edilmek ister. Aslında her meslek, her insan alkışlanınca, desteklenince başarısı artar motive olur. Bizlerde hele hele deplasmanlarda kilometrelerce uzakta bizim için onca yol gelen taraftarımızı görünce çok mutlu oluyoruz, performansımız artıyor onlarla övünüyoruz. Rakip takım oyuncuları bile bize gıpta ediyorlar.

- 2. devreyle başlayan bir ‘Centilmenlig’ projesi var, 6. haftadayız ve lideriz. Oyuncular olarak ‘centilmenlig’le ilgili düşünceniz nedir?
 
- Centilmenlig uygulaması, saha içinde, özellikle ‘gereksiz’ kart görmemek adına bir motivasyon sağlıyor mu size?
Tabi ki bir motivasyon sağlıyor. Saha içinde ve dışında centilmen davranışlar sergilemek her insan için önemli bir erdemdir. Ama futbol sert bir oyundur; sırf centilmen olmak veya kart görmemek için, projeden para gelsin diye kendimin ve başarıya giden yolda, takım arkadaşlarımın mücadele gücünün düşmesini de istemem. Rakibe yada bir insana sert davranılmasını tasvip etmem ama şampiyon olmak ve Fethiye halkına başarılar yaşatmak adına saha içerisinde biraz agresif olmamız gerektiğini düşünüyorum. Taraftarımız zaten çok centilmendir, ben onların Centilmenlig de ilk sıraya yerleşeceklerinden adım gibi eminim!

- Futbola başlarken ki ideallerinizi ne ölçüde gerçekleştirebildiniz?
 
- Maalesef bu sorunuza, ” evet ideallerimi gerçekleştirdim ” cevabını veremiyorum. Benim ve beni destekleyen insanların hayalleri çok büyüktü. En azından Süper ligde Fethiye’ li bir futbolcu olarak yer almayı çok isterdim. Bunu gerçekleştirebilecek meziyetlere de sahip olduğumu düşünüyorum. Maalesef elime geçirdiğim fırsatları birtakım talihsizlikler nedeniyle değerlendiremedim. Fakat umutsuz değilim, kalsik futbolcu cümlesini söylemeden geçmiyeyim; ” önümüzdeki maçlara bakacağız!” :) )

- Son olarak, taraftarımıza vermek istediğiniz mesajları alabiliriz.
 
- Fethiye Sporun “Apaçi Selçuğu” olarak taraftarlarımızın desteğinin artarak devam etmesini istiyorum. Taraftarımızdan ve tüm Fethiyelilerden; daha üst liglerde oynayan şampiyonluklara abone olmuş bir Fethiye Spor Takımını 30-40 bin kişinin doldurduğu stadımızda (Kapasitesi arttırılınca yada yeni bir stad yapılınca ki bence hemen yapılmalı…) izlemek ve alkışlamak hayalime ortak olmalarını istiyorum. Bence bu şehir ve bu taraftar herşeyin en güzeline layıktır!!!

- Zaman ayırdığınız için www.fethiyespor1933.com olarak teşekkür ederiz.
 

- Bana bu fırsatı verdiğiniz için ben size teşekkür ederim!

 Kaynak: http://www.fethiyespor1933.com/fethiyenin-cocugu-buyuk-kaptan-apaci-selcuk/
 Röportaj için Şenol Özçakıcı'ya teşekkürler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder